Yemeksepeti.com Tarihi ve Kuruluşu

Sizlere ünlü sitelerinin tarihçelerini vermeye devame diyoruz.Bu yazımda sizlere yemeksepeti.com un geldiği noktayı elimden geldiğince sizlere aktarıcam.
Yemeksepeti.com un kurucularından Melih Bey, her girişimcinin çok net hikayeleri olduğunu söylüyor, kendi hikayesini anlatmaya devam ediyor.
Bilgisayar Mühendisi olarak mezun olduğu yıllar internetin doğuşuna denk geliyor, o da bu alanda kendini geliştirmeye devam etmiş. Çünkü o ve arkadaşları, internet ile bazı şeylerin değiştiğini görüp bu değişime uyum gösterenlerin kazandığına inanmışlar. Melih Bey, girişimci olmak ve başarılı bir iş kurmak için iyi bir ekip, iyi bir fırsat varsa onu hemen hayata geçirilmesi gerekir diyor. Devamında da ekliyor “amaç doğru zaman, doğru ekiple işe girişmek”.

Yemeksepeti bir Pazar yeri, iş modeli B2B + B2C = B2B2C, yani restoranlar Yemeksepeti’nde yer alıyor, Yemeksepeti de müşterilerle restoranlar arasındaki bağı tamamlıyor. Kuruluşundan beri iş modelleri değişmemiş, aynen günümüze kadar gelmiş. Yemeksepeti’nin kuruluş hikayesine baktığımızda, öğle yemekleri için mönüler arasında tercih yaparken, mönülerin değişen fiyatlarından, onlarla ayrı ayrı iletişime geçmekten yorulduklarını ve buna bir çözüm ararken bu fikri bulduklarını söylüyor Melih Bey. Bu fikrin hayata geçirilmesi için kurucu ekip, teker teker restoranları ziyaret ederek onlara bu işi anlatmışlar ve bunu yaptıkları zaman henüz bu işletmelerin çoğunun sahiplerinin internetten haberleri yokmuş. Bu noktada ekip, işletmelerin güncel mönülerini almış, her satış için belirli bir komisyon almak üzere anlaşarak 2001 Ocak’ta onlara inanan 26 tekil restoranla işe koyulmuşlar. İşin bu kısmında işletmelerde internet olmadığı için onlar önceleri telefonla restoranlarla bağı kuruyorlarmış, alınan siparişlerden de ay sonunda komisyonlar alınıyor, işletmelere hiçbir ek maliyet getirmiyormuş.

İşler bu şekilde ilerlerken Yemeksepeti için dönüm noktası büyük yemek zincirlerinin katılması ile olmuş. En son katılan yemek zinciri Burger King olmuş. Bugün gelinen noktada 6000 restoran bulunuyor, ancak geçen zaman içerisinde neredeyse bir bu kadar restoran da zincirden çıkmış, her geçen gün de yenileri eklenmeye devam ediliyor. Bu, gıda işi ve hassas bir iş olduğu için zincire katılmadan önce bütün restoranlar birebir ziyaret ediliyormuş.

2001 yılında 5 kişi ile çalışırken günde 30-40 sipariş alan site, 2004’te günde 1000 sipariş sayısına ulaşmış. O dönemde bunun çok ciddi bir rakam olduğunu belirtiyor Melih Bey. Şirketin başabaş noktası 1500 sipariş rakamına ulaştıklarında gelmiş. 2007 yılında %20 hisse Alman ortağa satılmış, buradaki asıl amaç ortağın tecrübesi ile güç kazanmak olmuş.


Yemeksepeti.com’un reklamı için pek çok e-ticaret sitesinin aksine bütçe ayrılmamış. Bunun için internetin en güzel alan olduğunu düşünerek ağızdan ağza yayılımı tercih etmişler ve böyle daha hızlı yayıldığını da görmüşler. Reklam için bütçe ayrılmamasına rağmen, PR için her zaman bütçe ayırmışlar. Çünkü müşteriler ile devamlı ilişki halinde olanlar kendileri oldukları için bu ilişkilerin de düzenli olarak yönetilmesi gerekli.

Mal alıp satımı olmadığı, aracılığa dayalı bir model olduğu için çok fazla bir sermayeye gerek duyulmamış. Bugün gelinen noktada da Yemeksepeti’nin en büyük maliyeti insan nüfusuymuş. Restoranlar ve müşteri arasındaki bağ oldukları için aktif bir çağrı merkezleri var, 80 kişi ile hizmet vermekteler. Ayrıca telefonun yanı sıra internet üzerinden canlı yardım sistemleri de var. Pek çok kişinin bu canlı yardım sisteminin arkasında birebir yardımcı olan gerçek kişiler olup olmadığı konusundaki merakını Melih Bey gideriyor: yanıtlanan soruların hepsi birebir çağrı merkezi elemanları tarafından cevaplanıyormuş. Bu yöntemle bir çalışanın aynı anda 6 kişiye cevap verebildiği için daha hızlı bir akış sağlandığı belirtiliyor. Bu kadar aktif bir çağrı merkezi geliştirilirken, Yemeksepeti ekibinin dikkat ettikleri temel nokta, bu site üzerinden sipariş veren insanların aç oldukları ve beklemeye tahammüllerinin de olmadığı. İşte bu noktada da bir girişimcinin iyi bir iş fikriyle iş kurmasının yanı sıra önemli olan noktayı görüyoruz: “müşteriyi anlamak!”

Bunları takiben Melih Bey girişimciler için önemli birkaç noktayı da ekliyor: “iyi bir girişimci, iyi bir gözlemcidir, etrafa her zamana dikkatle bakması gerekir. Başarı ve başarısızlık hikayeleri okuyun, hatta başarısızlık hikayelerini daha fazla okuyun.” Ayrıca girişimci olmak için kaybedecek bir şeyin de olmaması gerektiğini belirtiyor, bu nedenle daha genç yaşlarda girişimci olmanın daha kolay olacağından bahsediyor. İşi kurduktan sonra da aynı bir bebeği büyütmek gibi, özenle yaklaşılması gereken bir dönem olduğunu ekliyor, bütün noktalar düşünülmeli, hassas yaklaşılmalı. İş belli bir noktaya ulaştığında sizden ayrı gitmesi için gerekli birimlerin oluşturulması gerekmekte ve başarılı şirketlerin geldikleri noktalarda da bu görülmektedir.

Yemeksepeti modeli 1,5 yıldır yurtdışında iki ülkede, Rusya ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde faaliyet göstermekteymiş. Bu ülkelerin seçimini anlatırken de dikkat edilmesi gereken noktaların altını çiziyor, bunlar da bu ülkelerde buna benzer modellerin bulunmaması. Yüksek hacimli, düşük karlı bir iş bu. Bu nedenle de iki ya da üç şirketten daha fazlasının pazarda olamayacağını belirtiyor Melih Bey, avantajın da pazar liderinde olduğunu da ekliyor. Başka önemli bir noktanın da ülke nüfusunun değil, büyük şehir sayısı önemliymiş. Yemeksepeti.com kurulduğunda böyle bir model dünyada yokmuş, ancak 2009’a gelindiğinde Amerika’da ve Avrupa’da benzerleri çıkmış.
Bizlerde yemeksepeti.com un başarısının devam etmesini temeni ediyoruz ve bizlerin açlığını hızlı bir şekilde geçirmelerini istiyoruzzz...

Bir önceki Twitter Tarihi adlı yazıda twitterin nasıl kurulduğu,ne kadar büyüdüğü anlatılmıştır. 

No comments:

Post a Comment